30 Eylül 2009 Çarşamba

Şans


Şansı olduğuna inanmak bir insanın kendine küsmüşlüğünün son buluşudur belkide.Belkide herşeyin bitip yeni bir başlangıça geçmektir şans.Ama her an biraz daha şansımız olsaydı deriz."Keşke biraz daha!.."Ama yeteri kadar şansımız vardır bilmeyiz, belkide Tanrı bize bu kadarını layık gördü ve yine biz bunuda bilemeyiz...

Her zaman şanssız olduğuna inanır bazıları, bazılarıda şansın hiç olmadığına.Ama onlar bilmezlerki şu an tüm elindekiler hayatıda dahil olmak üzere şansa bağlıdır...Aldığı her nefes, attığı her adım onun biraz daha şansının var olduğunu gösterir.




Bir tohumun, küçücük bir tohumun gökyüzünü delip geçmesi başka neye bağlanabilirki şanstan başka_?
Son olarak şu internetten bulduğu şu kısa hikaye ile güne son vermek istiyorum...
Herkes ünlü sihirbaz Harry Houdini'nin adını duymuştur… Yanına hiçbir gereç almadan, yalnızca giysileriyle girdiği herhangi bir hapishaneden bir saatten önce kurtulacağını iddia eder ve bununla övünürdü… İngiliz Adalar'ındaki küçük bir kasaba Houdini'yi davet etti… Houdini kasabanın yeni hapishanesine geldiğinde, hapishanedeki bir hücreye yerleştirildi... Heyecan doruktaydı… Kapılar kapandığında hiç kimse onun o hücreden çıkabileceğine inanmıyordu… Houdini'nin kemerinde yirmibeş santimlik bir çelik parçası vardı ve bütün kilitleri onunla açardı… Otuzuncu dakikanın sonunda, yüzündeki kendine güven ifadesi yok olmuştu… Bir saat dolduğunda artık ter dökmeye başlamıştı... İkinci saatin sonunda kapının üzerine yığıldı ve kapı o anda kendiliğinden açıldı... Kapıyı kilitlememişlerdi... Kapı yalnızca Houdini'nin kafasında kilitliydi… Biraz itse açılacaktı kapı, ama kapının kilitli olduğunu düşündüğü için bunu denemedi bile… Şans kapıları da aynen böyledir… Kilitli olduklarını düşünüp, açmayı denemeyiz bile...Fakat bazen yapmanız gereken tek şey, şöyle hafifçe dokunuvermektir kapıya…

Hiç yorum yok: